Biliyoruz ki her insanın
bir kırkıncı odası vardır. Bütün sırları ile baş başa kaldığı, bazen ürpererek
kapısını açtığı bir odadır bu. Ürperir ki oda da ne ile karşılaşacağını bilmez
aslında orada ve üstelikte yalnızdır bir yağ damlası gibi.
Bir
yağ damlası küçük bir gölçüğe damlar. Oradaki sularla birlikte derelerde
yolculuk yapar ve denize ulaşır. O denizde bile hala yalnızdır. Oysaki
etrafındaki herşey onun gibi sıvıdır. Ama o farklı o yalnızdır. Yosunlara bile
tutunamaz, kayar. Hep yuvarlanarak hareket eder. Yuvarlanması bir yosunlu taş
bulduğunda bile sona ermez. Deniz üstünden bakıldığında hemen fark edilir.
Çünkü o farklıdır. Ama o mu yoksa etrafındakiler mi? Bakış açısına göre
değişir.
Kısaca
yalnızlık bana ben yalnızlığa alışamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder