Evimizin arka bahçesinde
yan yana özellikle ikisi
kucak kucağa göğe
doğru yükselen, diğerlerinden farklı üç ağaç vardı.
Yaklaşık on beş
metre uzunluğundaki bu ağaçlar, diğer
ağaçların tersine yere yakın kısmı ince
ve yukarı doğru gittikçe kalınlaşarak
en tepede en büyük çapa erişiyorlar.Rüzgarda kolaylıkla kırılır diye
düşünürken, esen rüzgarlarda diğer ağaçlar depreme tutulmuş ev gibi sallanırken
bu ağaçlar kılını bile kıpırdatmıyorlar. Hızarların kesmekte zorlandığı bir
gövdeye sahip olan ağacın, sanki her tarafından dallar çıkmış ve bu dallar
gövde boyunca düzgünce budanmış, izleri kalmış bir görüntü veriyorlar.
Gövdenin tepesinde yer alan küme halindeki dalların kenarlarına hızar dişi gibi yaprakları
sıralanıyor. Bu koyu yeşil yapraklar, Hindistan taraflarında kurutularak kağıt
olarak kullanılıyorlar.
Sonbaharı son aylarında
bahçemizdeki üç ağacın ikisinin yaprakları arasında bir dala bağlı büyük
salkımlar halinde yeşilden sarıya, sarıdan kırmızıya renkli meyveleri
bulunuyor. Pek çok ülkede ekmeğin yerini tutan bu küçük, kuru ve az tatlı
çeşidinin yanı sıra yumuşak iri ve ballı çeşidi de bulunuyor.
Bahçemizdeki
üçüncü ağaç iki senedir meyve vermiyor.
Tepesinde daha fazla dallar, dalların arasında kuru kuru yapraklar... Bir
tembellik abidesiydi sanki meyve veren
ağaçların yanında.. Görecek gözüm yoktu onu. Baharda açtığı çiçekleri hiç meyve
vermeden soluyorlardı. Ancak dikkatli bakınca haksızlık yaptığımı anladım.
Çünkü o bir erkekti. O ağacın çiçeklerindeki tozları rüzgar veya arılar alıp
öteki ağaçlara taşıyorlar. Ötekiler, ancak o zaman bu sarımsı, ballı meyveleri verebiliyorlar.
Hatta insanlar bu çiçekleri kesip dişi
ağaçtaki çiçeklerin üzerine koyup gazete ile sarıyorlar. Zaman içerisinde
gazeteler uçup gidiyor. Fakat o zamana kadar
köprüler altından sular geçiyor, tek çekirdekli meyveler dallarında yerini alıyorlar.
Pek çok ülkede, taze
meyvesini suda ezerek mayalandırılmasıyla şarap elde edilmekte, İslam’da ise bu ağaç
cennete özgü ağaçlardan sayıldığı için çoğunlukla mezar taşlarının ayak
tarafındaki süslemelerde kullanılmaktadır. Şairin dediği gibi;
Yedi yayla kızının çelikten
baltaları
Irmağa aksederek yükselince yukarı
Taşların,toprakların üstüne serildiler
Mezarlık ağaçları
Binlerce ölü gören, bir tek balta görmeyen,
Uzun sırat köprüsü bizden yapılır diyen
Mezarlık ağaçları
Olarak bilinen bu ağaçlar, Kuzey Afrika vahalarında kültürü yapılan, Güney
Asya’da yetiştirilen bir tohumlu
sarı renkli, kısa silindirik,etli, tatlı ve besleyici meyveleri olan bu ağacı tanımışsınızdır
artık.
Bu ağaçların biri de benim memleketlim..Evet Trabzonlu, Trabzon hurması....